TRT’nin ‘Küçük Hanımefendi’ adlı yeni dizisinde evin küçük hanımefendisini canlandıran Cansu Tosun, tıpkı Meryem Uzerli gibi Alman asıllı bir Türk. Balerin/fotomodel iken dizilere giren Cansu Tosun ile At Yapım’ın Taksim’deki ofisinde bir araya geldik.
Küçük Hanımefendi’de başrolde oynuyorsun. Dizinin kadrosuna nasıl dahil oldun?
Diziye tamamen şans eseri girdim diyebilirim. Meryem Uzerli’yi “Muhteşem Yüzyıl”a kazandıran Ünal Silver, dizinin yapımcısı Atalay Taşdiken’e beni önermiş. Ben de seçmelere katıldım ve kazandım.
Seni daha önce ekranlarda hiç görmemiştik. Daha önce ne işle meşguldün?
Daha önce Almanya’da yaşıyordum. Bale yapıyordum, fotomodeldim. Oyunculuk benim tek hayalimdi. Bu özelliklerimi oyunculukla birleştirmek istedim ve İstanbul’a gelip oyunculuk dersleri almaya başladım.
Niye Türkiye’ye geldin? Almanya’da oyunculuk konusunda ilerleyemez miydin?
Özel bir sebebi yok. İstanbul’a sadece bir kere gelmiştim. Babam İstanbul’u çok sevdiği için zamanla bende bir İstanbul sevdası oluştu. Menajerliğimi yapan Şebnem Özberk sayesinde İstanbul’un kapılarının bana açıldığını söyleyebilirim.
Ailen nerede yaşıyor? Ailenin tek çocuğu musun?
Almanya’da hukuk okuyan ikiz erkek kardeşim var. Aynı zamanda profesyonel mankenlik yapıyor. Ailem Almanya’da yaşıyor ama onlar da seneye Türkiye’ye taşınacaklar.
Dizide canlandırdığın karakterden biraz bahseder misin?
Canlandırdığım Neriman karakteri içe dönük, babasının ölümünden sonra altı sene boyunca odasından dışarı çıkartılmamış ve üvey annesi tarafından hasta olduğuna inandırılmış bir kız. Dünyadaki her şeyin iyilikler üzerine kurulmuş olduğuna inanan masum bir insan.
Sence bahsettiğin gibi bir insan kaldı mı dünyada?
Bence dünyada hala böyle insanlar var. Zaman zaman ben de Neriman’dan kendimde izler buluyorum.
O zaman rolüne çalışırken fazla ön çalışma yapmamışsındır?
Aksine çok çalıştım. Neriman’ı tanımaya çalışıyorum. Neriman’ın kim olduğu ile ilgili kendime binlerce soru soruyorum. Bu soruların cevaplarıyla o hallere bürünüp Neriman’ı oluşturuyorum.
Buna kısaca “metot oyunculuğu” diyorlar.
Evet, zaten oyunculuk konusunda bu yöntemi bulan ve uygulayan Stanislavski’nin izinden gidiyorum.
Dizi, Muazzez Tahsin Berkand’ın ‘Küçük Hanımefendi’ adlı romanından uyarlanmış. Diziye başlamadan önce kitabı okudun mu? Daha önce Belgin Doruk ve Hülya Koçyiğit aynı rolü oynamıştı…
Evet, kitabı okudum. Filmlere gelince onları da izledim ama tabii ki o zamanın çekimleri ve algısıyla bizimki bir değil. Ayrıca Hülya Koçyiğit’in canlandırdığı bir karakteri yeniden canlandırmak benim için onurdur.
Bu sezon dizi piyasamızda yurt dışından gelen Türk oyuncuların fırtınası esiyor. Meryem Uzerli hakkında ne düşünüyorsun?
Kendisini tanımıyorum. Başta da söylediğim gibi tek ortak noktamız Ünal Silver. Ama Almanya’dan gelen oyuncuların tesadüf eseri bir yerlere gelmediklerini düşünüyorum. Almanya her konuda sistemli çalışan bir ülkedir. Orada insanlar her konuda çok disiplinlidir. Ben de çok disiplinliyim. Başarılı bir oyuncu olmak için çok çalışmak gerekiyor. Karşı taraftaki ve kendi içinizdeki duyguları keşfetmek hiç bitmeyen bir eğitim bence.
İlk dizini çekiyorsun. Sete kolay uyum sağladın mı?
Evet. Çok keyifli bir ortamda çalıştığımı söyleyebilirim. İlk defa böyle bir ortamda bulunuyorum ama hiç yabancılık çekmiyorum. Gamze Ozan gibi kendi yaş grubuma yakın arkadaşlarımla zaman geçiriyorum.
Arsen Gürzap ve Derya Alabora gibi oyuncular sana tavsiyede bulunuyor mu?
Arsen hanım bana dil konusunda çok yardımcı oluyor. Zaten Türkiye’de bu konudaki en önemli insanlardan biri. Derya Hanım ise çok enerji doludur. Onun çekimleri olduğu zaman set ekibi olarak enerji patlaması yaşıyoruz.
TRT, edebiyat uyarlamalarında her zaman esere sadık kalınmasına özen gösteriyor. Aynı özen dizinin son bölümüne kadar devam edecek mi?
Evet. Biz romana sadık kalacağız. Ama yine de izleyiciyi bazı sürprizler bekliyor. Hep beraber izleyip görelim diyorum.
İleride seni bir sinema filminde görebilecek miyiz?
Dizi için çok yoğun çalışıyorum ama neden olmasın! Ben şu dönemde her role ve teklife açığım.
TV dizilerinde sinema tipi sahnelemeler genellikle seyircide yadırgatıcı bir etki yaratır ama bu örnekte tuhaf bir biçimde diziye bence sıcaklık katmış. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Ben de aynı fikirdeyim. Bence bu başarının mimarı yönetmenimiz Özer Kızıltan’dır. Samimi olduğunuz zaman bunu seyirci de garip bir şekilde algılıyor ve başarı geliyor. Bence bütün yönetmenlerimizin haftalık dizi çekme rutininden sıyrılıp daha estetik ve sinematografik olması gerekiyor.
Dizi sesli çekilmesine rağmen sana dublaj yapılıyor. Bu bir oyuncu için handikap değil mi?
Almanya’da yetiştiğim için aksanım biraz bozuk. Şu anda diksiyon dersi alıyorum ve Türkçemi geliştiriyorum. Birkaç bölüm sonra kendi sesime döneceğim inşallah.
Özellikle oynamak istediğin bir rol var mı?
Spesifik bir karakter yok ama kendi karakterime çok uzak bir rolü canlandırmak isterdim. Çünkü oyunculuk biraz da risk almaktır. Hayatta aldığınız bazı riskler başarı getirebilir veya getirmeyebilir. Ama önemli olan bu riski alma cesaretini gösterebilmektir. Ben de İstanbul’a gelirken bu riski almıştım.
Peki şimdi başarıya ulaşmış mı sayıyorsun kendini?
Risk alanına girip bambaşka bir karakteri oynarken bilmediğim alanları keşfediyorum ve bu anlamda da başarılı olduğuma inanıyorum. Bir insanın dünyada bazı hedefleri varsa ve çok çalışıyorsa bence başaramayacağı şey yoktur. Dünya bir tiyatro sahnesi. Biz de bu sahnedeki oyuncularız. Bize dürüst oynamamız söylenmiş. Ben de dürüst olduğuma inanıyorum. Bu yüzden de ne istediysem oldu ve dürüstlüğümün karşılığını en güzel şekilde aldım. Türkiye’ye geldiğimde de çok çalışıp başaracağımı ve iyi yerlere geleceğimi biliyordum, İçimde bu his vardı. Risklere ve değişime açık olduğunuz zaman her zaman en güzeline ve her hedefe ulaşırsınız.
Dışarıda tanınmaya başladın mı?
Hayır, çünkü şu anda rol gereği çok sağlıksız ve deli bir kızı oynuyorum. İlerleyen bölümlerde güzelleşince eminim tanıyanlar çıkacaktır.
Biraz da özel hayatını konuşalım. Evliliğe sıcak bakıyor musun?
Ben de dizideki gibi beyaz atlı prensimi bekliyorum. Bazı konularda eski kafalı olduğumu söyleyebilirim. Bir gün doğru insan karşıma çıkarsa ben de evlenmek istiyorum.
Şu anda hayatında biri var mı?
Yok.
Peki ideal erkeğin nasıl biri?
Dürüst erkekler ilgimi çekiyor.
Neden? Sana çok mu yalan söylediler?
Yok, çok şükür hiç başıma böyle bir şey gelmedi.
Emin misin?
Eminim.
Boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Yedi aydır İstanbul’dayım. BKM’de oyunculuk dersleri alıyorum. Bunun dışında Türkçe dersi alıyorum. İspanyolca kursuna da başladım. Baleye de yeniden kaldığım yerden devam ediyorum. Kısacası hayatım set dışında koşuşturmaca içerisinde geçiyor.
Bütün bunları aynı anda yapmak yorucu olmuyor mu?
Çalışmayı çok seviyorum. 24 saat çalıştığımı söyleyebilirim. O yüzden pek zorlanmıyorum. İnsan sevdiği bir işi yaparken yorgunluk duysa bile o mutluluk ve duyduğu o haz, tarif edilemez.
BKM’de eğitim aldığını söyledin. Yılmaz Erdoğan nasıl biri?
Yılmaz Erdoğan inanılmaz bir insan. Kendisinden her konuda bir şey öğrenebilirsiniz. Ondan eğitim alabildiğim için kendimi çok şanslı görüyorum.
Peki gelecekle ilgili nasıl hedefler koydun kendine?
Ben şu anda çok mutluyum. Bir insan için en iyi şey sağlık, huzur ve ailedir. Bütün bunları başlangıcım olarak görüyorum ve bu anlamda şu anda belirli bir hedefim olmadığını söyleyebilirim. Oyunculukta ise devamlı kendimi geliştiriyorum ve bu süreç ben ölene kadar devam edecek. İleride bir İspanyol filminde oynamak istiyorum.
Gece hayatıyla aran nasıl?
Hiç yok. Zaten içki ve sigara kullanmıyorum.
Şarkı söyler misin peki?
Hayır. Sesimi hiç beğenmiyorum.
O zaman bir müzikalde oynayamayacaksın…
Çalışırsam oynayacağımı biliyorum. Sadece ses tonumu pek sevmiyorum. Sesimiz vücudumuzun enstrümanıdır. O yüzden sesimle ilgili çalışmalarım devam ediyor.
Türkiye’ye geldiğin ilk günlerde ahlaksız teklif aldın mı?
Bu dünyada iyiler olduğu gibi kötüler de olacaktır. Ama çok şükür ki karşıma çok iyi insanlar çıktı. Menajerim zaten hep yanımda. Yapımcımızdan yönetmenimize kadar herkes çok iyi. Umarım hep böyle devam eder.
Söyleşimizin sonuna geldik. Eklemek istediğin bir şey var mı?
Son olarak ben her insanın oyunculuk dersi alması taraftarıyım. Çünkü insan psikolojisini anlamak ve en önemlisi insanın kendisini tanıması için en iyi yöntemin bu olduğuna inanıyorum.