Pınar Aydın: Özgür’le arkadaş kalamazdık

Yedi yıl önce “Akademi Türkiye” adlı yarışma programıyla adını duyuran Pınar Aydın, ilk albümü “Dur Dedim” ile müzikle alakası olmayan ama albüm çıkaran insanlara seslendiğini söyleyerek eski sevgilisi Özgür Çevik ile ilgili itiraflarda bulunuyor.

Akademi Türkiye’de yarıştıktan sonra dizilerde gözükmeye başladın. Bu kulvar değişikliğinin sebebi neydi?

Yarışmadan sonra tesadüfen oyuncu oldum. Ama hep müzikle ilgilenmeye devam ettim. Benim esas işim müzik. Bu süre zarfında zaten iki kere albüm yapma girişiminde bulundum. Ama hepsi çeşitli sebeplerden dolayı iptal oldu. Nihayetinde üçüncü girişimim başarıyla sonuçlandı ve gördüğün gibi karşındayım.

Neden yarışmadan sonra albüm çıkmadı? Neydi bahsettiğin o sebepler?

Albümün prodüksiyonu Almanya’da yapılıyordu. Devamlı seyahat etmek beni yormuştu. Ve takdir edersin ki müzik ilgi isteyen bir iştir. Açıkçası yapımcılarımın da güzel düşünceleri yoktu. Bu da beni umutsuzluğa düşürmüştü. En sonunda yapılan iş içime sinmedi ve bitirme kararı aldım.

Şimdi ilk albümün “Dur Dedim” ile ilgili nasıl eleştiriler alıyorsun?

Albümü tek şarkı yerine gerçekten başından sonuna kadar dinleyen insanlardan olumlu eleştiriler alıyorum. Bunun dışında genelde niye albümün rock tarzında olmadığını soruyorlar. Halbuki ben hiçbir zaman rock’n’roll sözü vermemiştim. Yarışmada rock tarzında söylüyordum ama Akademi Türkiye bir yarışmaydı ve o zaman bir tarzım ve kimliğim yoktu. Biz sadece yarışma formatına uygun sunum yapıyorduk.

Peki ben neden bu albümü almak isteyeyim?

“Dur Dedim” Türkiye’de pop tarzında yapılan albümlerden farklılık gösteriyor. Her şeyden önce albümdeki bütün söz ve müzikler bana ait. Albümde hem depresif hem de eğlenceli sözler var. Herkes aslında anlaşılması zor bir iş yaptığımı söylüyor. Kısacası her yerde görebileceğin klasik bir albüm olmadığını söyleyebilirim.

Albümde neden altı şarkı var? Standart bir pop albümü için biraz az değil mi?

Altı şarkıya ilave olarak iki şarkının da değişik versiyonları var. Yani aslında toplamda sekiz şarkı bulunuyor. Ben şarkı sayısının gerektiği kadar olduğunu düşünüyorum. Şu anda aslında herkes single yapıyor. O yüzden tamamen bana ait olan altı şarkının fazla bile gelmesi lazım. Eskisi kadar satış olmadığı için insanlar maliyetlerini kendileri karşılıyor ve single yaparak tek şarkıyla patlamaya çalışıyor.

Peki aynı şekilde albümün için büyük meblağlar söz konusu mu?

Ben bu albüm için beş kuruş harcamadım. Albümüm tamamen yapımcım ve prodüktörüm tarafından finanse edildi. Çünkü yaptığım işe inandılar.

Albümün ismi neden “Dur Dedim”? Kime sesleniyorsun?

Aslında ben albümün adını “Sustum Geçmişe” yapacaktım. Sonradan farklı bir iş yaptığımız için diğer yaratıcılıktan yoksun sanatçılara esprili bir şekilde seslenerek “Dur Dedim” adında karar kıldık.

Senin gibi genç bir şarkıcının daha ilk albümünde başkalarıyla uğraşmasına ne gerek var?

Etrafıma baktığımda insanların belirli insanlardan şarkı alıp stüdyoya girip okuduklarını görüyorum. Bu açıkçası benim canımı çok sıkıyor. Kendilerinden verdikleri hiçbir şey yok. Bence bunun değişmesi gerekiyor. Gerçekten müzik yapıyorsanız biraz bu işe katkı sağlamanız gerekiyor.

Peki herkes bir albüm yaparken kendi bestesini söylemek zorunda mı?

Herkes beste yapmak zorunda değil. İyi bir yorumcuysanız tabii ki başkasından da şarkı alıp söyleyebilirsiniz. Ama bana bir şarkıyla ortaya çıkmak çok doğru gelmiyor. O zaman kendiniz olmuyorsunuz. Resmen insanları süsleyip püsleyip ortaya çıkartıyorlar.

İlk klibinde üstünde leopar desenli bir mayo var. Normal hayatında da leopar desenli kıyafetleri tercih eder misin yoksa bu bir imaj çalışması mıydı?

Kesinlikle düşünülmüş bir imaj çalışması değildi. Ben ilk klibim olduğu için çok deneyimsizdim. Elbiselerimi toplayıp klibin çekileceği yere geldik. Orada spontane verilmiş bir karardı. Ayrıca ben leopar deseni seviyorum ve günlük hayatımda da kullanıyorum.

Diyelim ki hayatının erkeği karşına o çok sevdiğin leopar desenli iç çamaşırıyla çıktı. Bu hoşuna gider miydi?

Erkekte leopar desen hoşuma gitmez. Ayrıca adam kesmiş değilim, bir kıyafetin neden bu kadar yargılandığını anlayamıyorum.

İkinci klibi hangi şarkına çekeceksin ve kısmetse ne zaman?

Yeni klibimi önümüzdeki günlerde ‘Sustum Geçmişe’ adlı şarkıma çekeceğim. Konusu hakkında şu anda hiçbir fikrim yok. Daha ekiple bir araya gelmedik çünkü. İlk klibi çektiğimiz yönetmenle çekmeyeceğim ama.

“Sustum Geçmişe” ne anlatıyor? Geçmişe dönüp baktığında yaşadığın pişmanlıklar mı var?

Bu şarkı benim zamanında çektiğim bir aşk acısıyla ilgili…

Bu aşk acısının adı Özgür Çevik mi?

Evet. Kendisi o dönem hayatımdaydı ve ona olan hislerimle ilgili o dönem yazdığım bir şarkı.

Kendisiyle şu anda görüşmüyor musun?

Hayır, hiç görüşmüyorum.

Neden görüşmüyorsun, düşman mısınız?

Hayır, düşman değiliz.  Sadece herkesin hayatı başka yönlere kaydı.

İki sene iyi kötü beraber olduğun bir insanla arkadaşça da olsa görüşmemek garip değil mi?

Bizim Özgür ile arkadaşlıktan öte bir ilişkimiz vardı. O yüzden arkadaş kalmamız imkansızdı. İpleri tamamen kopardık. Şimdi kimse başkasıyla ilişki yaşamış bir eski sevgiliyle arkadaş kalmak istemez.

Peki konser programından, grubundan biraz bahsedelim…

Geçenlerde ilk konserimi Bursa Hayal Bistro’da verdim. 28 Nisan’da İstanbul Hayal Kahvesi Bistro’da olacağım. Keman da dahil olmak üzere beş kişilik bir orkestram var.

Peki hedeflerin neler?

Şu andaki hedefim daha geniş kitlelere seslenebileceğim daha büyük konserler vermek…

Bu sıralar yeni bir dizi veya sinema projesi var mı?

Şu anda gelen bir teklif yok ama yeniden oyunculuk yapmayı çok istiyorum.

Tek hedefin konser değil yani. Peki nasıl bir karakteri canlandırmak isterdin, hangi roller sana daha yakın geliyor?

Eğlenceli bir karakteri oynamayı çok isterim. Çünkü gülmeyi çok seviyorum. O yüzden bir komedi veya gençlik dizisi benim için ideal olurdu herhalde.

Gülmeyi sevmen ilginç. Emekli emniyet müdürü bir baba ve polis bir annenin kızısın. 

Babam emekli olup ikinci mesleği olan mimarlığa başladığında ben ilkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Yani annem ve babam erken emekli oldukları için karakterimin şekillenmesinde pek etkili olduklarını söyleyemeyeceğim.

Peki kendine fazla güvenen ve şımarık bir insan mısın?

Ben sevdiklerimle şımarmayı çok seviyorum. Ama ciddiyeti seven bir insan da değilim. Bu açıdan haklı olabilirsin. Rahat olmayı tercih ediyorum. Burnu havada gezen bir insan olmadım hiçbir zaman. Çünkü bu şekilde büyümedim. Her şeyi zamanında yaşadığım ve sonradan görme olmadığım için gayet alçakgönüllü olduğumu söyleyebilirim.

Geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in sunduğu Disco Kralı’na dört ay arayla ikinci kez çıktın. Biraz fazla üzerine geldikleri için programa reyting uğruna ikinci kez çağırıldığını düşünüyor musun?

Ben programın formatını katılmadan önce de biliyordum. Okan Bayülgen şovunun gereğini yapıyor bence. O bana her zaman saygılıdır ama katıldığım ilk programda davet ettiği diğer konukları üzerime çok fazla geldi. Çirkince şarkıda ne anlattığımı anlamadıklarını sesimi duymadıklarını filan söylediler.

Kimler katılmıştı o programa konuk olarak?

İsimlerini hatırlamıyorum bile, sanırım bir tanesinin adı Serap Aksoy’du.

Hani şu Kukuriku: Kadın Krallığı adlı filmde oynayan kadın…

Evet, kukuriku!

Peki sence neden bu kadar üzerine geldiler?

Biz millet olarak bilip bilmeden eleştirmeyi çok fazla seviyoruz. Karşıdakini eleştirdikçe yükseldiğimizi filan düşünüyoruz. Bu da beni çok fazla irrite ediyor.

Neden karşılık vermedin gelen eleştirilere?

Bir şarkıyı ve bir kitabı başından sonuna kadar dinleyip veya incelemeniz lazım beğenmemeniz için. Daha sonra eleştirileriniz olumsuz da olsa buna her zaman saygım vardır. Ama kulvarınız olmayan bir konuda yaptığınız eleştiriyi çirkin boyutlara ulaştırdığınız zaman bana söyleyecek bir şey kalmıyor. O zaman ortaya kendi içerisinde daha komik bir durum çıkıyor. O yüzden bu çirkin davranışa aynı şekilde karşılık vermek istemedim.

Hayatında biri var mı?

Hayır yok, ayrıldım.

Bir ilişkide karşı taraftan beklentin nedir?

Ben sanırım biraz romantizm bekliyorum.

Romantizm anlayışını biraz daha açalım mı? Nasıl olmalı ideal bir erkek?

Benim romantizm anlayışım biraz değişik. Filmlerdeki gibi bir romantizm arıyorum. Hem arkadaş olabileceğim hem de romantizmi yaşayabileceğim birini arıyorum. Keyif alabileceğim, konuşabileceğim, iyi vakit geçirebileceğim biri olmalı. Beni bir şekilde etkileyebilmeli.

Tam da onu soruyorum bende. Nelerden etkileniyorsun?

Etkilemek derken fiziksel anlamda kaş, göz gibi şeylerden bahsetmiyorum. Bir erkeğin yanında sıkılmamam gerekiyor. Fikir ayrılıkları hayat görüşleri farklı olsa da bir erkeğin beni bir şekilde çekmesi gerekiyor. Açıkçası ideal erkeğin tanımını ben de bilmiyorum. Kafam karışıkken böyle cevaplar vermemek sanırım en iyisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir