Ufuk Özkan: Eğitimli alaylı ayrımı ırkçılıktır

“Geniş Aile”nin Cevahir’i Ufuk Özkan’la Sarıyer’deki dizi setinde buluştuk. Özkan, son filmi Pak Panter’i ve özel hayatı hakkındaki bilinmeyenleri anlattı…

Sen nereden başlatıyorsun Ufuk Özkan’ın tarihini?

Ben 1986 ile 1990 yılları arasında Samsun Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdim. Sonra İstanbul’a geldim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girdim. Öğrenciyken bazı dizilerde oynadım. Çiçek Taksi’nin bazı bölümlerinde bir magazin muhabirini canlandırdım. Sonra Tatlı Hayat dizisi hayatıma girdi. Orada da birkaç bölüm oynadıktan sonra gerisi geldi…

Seni bilinçli olarak sanata yönelten nedenler nelerdi? Bir miladın var mı?

Küçükken doğaçlama replikler yaratıp bunları oynayan bir çocuktum. Almanya’da doğdum. 13 yaşında Almanya’dan Türkiye’ye geldiğimde Türkçem çok yetersizdi. Buradaki sosyal hayata uyum sağlamak için Samsun Belediye Konservatuvarı’na girdim. Okulun genel sanat yönetmeni akrabamızdı. Bir gün 14 yaşındayken sınıfla beraber Müşfik Kenter’in tek kişilik oyununa gitmiştik. Oyundan sonra sınıfça yaptığımız söyleşide bana “Büyüyünce ne olacaksın?” demişti. “Ben de sizin gibi alkışlanmak istiyorum.” şeklinde cevaplamıştım. Oyuncu olmaya o zaman karar vermiştim aslında. Alkışlanma, onore edilme, sahnenin büyüsü beni çok etkilemişti. Yıllar sonra kendisinin değil ama ablası Yıldız Kenter’in öğrencisi oldum.

İnsanların karşısına çıktığın o ilk anı anlatır mısın…

Unutmam mümkün değil… Yine Samsun Belediye Konservatuvarı’nda Ramazan Eğlenceleri adı altında bir gösterimiz vardı. Birinci ve ikinci perdeler arasındaki 15 dakikalık antraktta hayatımın heyecanını yaşardım. Artık klasikleşmiş “Portofino” adlı şarkı bittikten sonra ikinci perde için gong çalardı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi olurdu. Çünkü ikinci perdenin başında çıkıp tekerlemeler söylüyordum.

Pak Panter adında bir filmin afişinde adın yazıyor. Filmden kısaca bahseder misin?

Pak Panter, Pembe Panter ve James Bond karışımı bir film. Fida Film ve Arzu Film ortaklığında 45 değişik mekanda 38 günde çekildi. Yönetmenimiz Maskeli Beşler’in yönetmeni ve yazarı Murat Aslan. Doğa Rutkay, Metin Zakoğlu, Sümer Tilmaç, Şenay Akay, Mehmet Ali Erbil, Erdal Tosun gibi isimler rol aldı. Müthiş sakarlıkların yanlış anlamaların ve beceriksizliklerin olduğu korkunç komik bir aksiyon filmi.

Niye bu filmde oynamak istedin?

Murat Aslan bir gün beni arayıp Ferdi Eğilmez ile tanıştırmak istediğini söyledi. Beraber yemek yedik. Bahsettikleri proje beni çok heyecanlandırdı. Pak Panter gibi birçok proje için manevi anlaşma yaptık.

Rolün nedir bu filmde?

Seçilmiş ebeveynlerden alınan sperm ve yumurtalıklarla özel bir labaratuvar ortamında dünyaya getirilmiş yedi tane ajan var. Ajanlardan altı tanesi hakikaten çok sağlıklı ve filinta gibi. Ama bir tanesi kara kuru bir adam olan Panter Adem. Ben de filmde Panter Adem’i canlandırıyorum. Herkes mezun olur olmaz dünyanın dört bir yanına göreve giderken Panter Adem’e görev vermek bir yana teşkilatın yanına dahi yaklaştırmıyorlar. Bir gün Enerji Bakanı, Bakü’de bir anlaşma imzalarken kaçırılıyor. Ellerinde ajan olmadıkları için görevi Panter Adem’e vermek zorunda kalıyorlar ve olaylar gelişiyor…

Çekim esnasında ilginç olaylar da yaşanmıştır kesin…

Altımda Ferrari ile bir tırın altına girdim. Metin Zakoğlu kulak zarını patlattı. Doğa Rutkay’ın omzu çıktı. Nazara geldiğimizi düşünüyorum. Ama neticede bu kadar çatlak su kaçırmaz.

Peki sence bu filme neden gitmek isteyelim?

Öncelikle başından sonuna kadar çok hareketli bir film. Aynı zamanda çok komik bir film. Aksiyon sahneleri gerçekten muhteşem. Güzel vakit geçirmek isteyen aileler, bayramda özellikle çocuklarıyla beraber filmi izleyebilirler. Çünkü filmin en büyük özelliği hiç küfür içermemesi. İzlerken seyirciyi sıkmıyor ve çok rahat izleniyor.

Hayatın bir filmi olsa bugünlerinin filmi hangisi olurdu?

Hayatımı ve yaşadıklarımı en iyi özetleyen film konusunda kararsızım. Ama hayatımın filmi Al Pacino ile Keanu Reeves’in oynadığı Şeytanın Avukatı adlı filmdir. O filmde Al Pacino’nun oynadığı “şeytan” karakterini canlandırmak isterdim.

Panterden şeytana geçtik. En iyisi Geniş Aile’den devam edelim. Bu dizi hayatında ne gibi değişikliklere yol açtı?

Hayatımda maddi ve manevi bir sürü şeyin değiştiğini söyleyebilirim. Dizinin başarısı beni “celebrity” denilen oyuncu camiasının arasına soktu.  Her şeyden önce, adını sadece zikredebileceğim insanlarla bazı projelerde yer almamı ve onlarla tanışmamı sağladı. Geniş Aile sadece benim değil diğer oyunculardan set ekibine kadar herkesin özgeçmişlerine altın harflerle yazılan bir iş oldu.

ufuk özkan ve dizisi geniş aile

Sen de Ferhan Şensoy, Levent Kırca gibi Samsunlusun. Nedir bu Samsun’un özelliği?

Samsun’da çok balık tüketiyoruz o yüzden olabilir. Şaka bir yana geçtiğimiz yıllarda Samsun’da Devlet Konservatuvarı açıldı. Onun dışında birtakım özel tiyatrolar faaliyete geçti. Herkes hayatta kendi yolunu çiziyor. Bu durumun pek şehirle alakalı olduğunu düşünmüyorum ama memleketimin sanata olan ilgisi beni de çok memnun ediyor.

Oyunculuk dışında boş zamanlarında neler yapıyorsun?

Boş zamanımın olduğu söylenemez. Ama vakit bulduğum zaman kitap okumayı seviyorum. En büyük eğlencem oğlum Eren ve eşimle birlikte zaman geçirmek. Uyumayı çok seviyorum, çünkü haftanın yorgunluğunu üzerimden atıyorum.

Türk sineması hakkındaki düşüncelerini alabilir miyim?

Bir sürü film çekilmesi insanı proje yapmaya cesaretlendiren bir unsur. Bunun arz talep meselesi olduğunu düşünüyorum. Yaptığınız işin bütçesi ne olursa olsun sevip beğenilirse, kulaktan kulağa yayılırsa doğru bir iş yapmışsındır. Film yapmak sadece başarmak değil aynı zamanda bütçe ne olursa olsun hataların da görülebileceği bir uğraş… O yüzden son zamanlarda artan film sayısının çöplük olduğunu düşünmüyorum.

Devlet tiyatrolarının ve özel tiyatroların durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Artık tiyatrolar eskisi gibi seyirci bulmakta zorlanmıyor. Devlet tiyatrolarında ucuz fiyatlara kaliteli oyunlar izleme şansınız var. Televizyon veya sinemada görülen ünlülerin özel tiyatrolarda rol alması seyircileri tiyatroya çeken yeni bir unsur oldu. İnsanlar televizyonda görüp beğendikleri oyuncuları bir de canlı izlemek istiyorlar. Bu da tiyatrolarımızda devinime yol açıyor, bir çeşit istikrar sağlanmış oluyor. O yüzden özel tiyatroların devlet tiyatrolarına göre daha avantajlı olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’deki çoğu insanın oyuncu olma çabasını nasıl buluyorsun? Ünlü olmak için oyunculuk okumak isteyip hayatlarını mahvedenler var…

Oyunculukta eğitimli olmak veya alaylı olmak gibi ayrımları doğru bulmuyorum. Bu bana ırkçılık gibi geliyor. Empati yapabilen, yaşadıklarını iyi deneyimleyen bir insan iyi bir oyuncu olabilir. Eğitim en basit anlamda insanlara sahnede arkanızı dönmemeyi öğretir. Bunun için eğitim bence çok da gerekli değil.

Oyunculuğunu kimler etkiledi?

Rahmetli Gazanfer Özcan’ı tiyatroda çok izledim. Oyunculuğu her zaman beni çok etkilemiştir. Haluk Bilginer’in özellikle Tatlı Hayat’taki performansının da bana çok şey kattığını söyleyebilirim. Dizinin tekrarlarını bile zaman zaman yeniden izliyorum.

Bir yemekte kimin yanına oturmak isterdin?

Eşimin yanında oturmak isterdim.

Hayatını anlatan bir filmde seni kimin canlandırmasını isterdin?

Oğlumun beni canlandırmasını isterdim. Kendisinin ileride iyi bir oyuncu olacağına inanıyorum.

Edebiyatla aran nasıl?

Edebiyatı çok seviyorum. Jean Christophe Grange’nin bir kitabını yazmış olmayı isterdim. Grange’nin bütün kitaplarını okudum. Geçmiş haftalarda da TÜYAP Kitap Fuarı’na gelmişti. Özellikle Siyah Kan ve Leyleklerin Uçuşu favorimdir. Şu an en son yazdığı Şeytan Yemini adlı kitabını okuyorum.

Anlıyorum. Nedense tüm bu söyleşiden sonra senin futbolu çok sevdiğinle ilgili bir izlenime kapıldım.

Galatasaraylıyım tabii ki.

Bu sene takımının durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Hagi takımın başında geldi ama bizim hala en büyük eksiğimiz takım olamamak. Biraz toparlanır gibiyiz ama hala çok sakatımız var. Kewell daha yeni sakatlıktan çıktı, elinden geleni yapmaya çalışıyor. Arda ve Milan Baros hala ortalıkta yok. Pino gibi futbolcularla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bu kadar aksiliğe rağmen seneye Avrupa kupalarına katılabilirsek kendimi mutlu hissedeceğim.

Eline para geçince ilk nereye harcarsın?

Bu sıralar parayı hemen bankaya yatırıyorum. Çünkü ev alacağım.

Geri dönebilsen neyi değiştirmek isterdin?

Toplumla ilgili olarak darbelerin hiç olmamasını dilerdim. Ama oyunculuğumla ilgili soracak olursanız geçmişe dönüp baktığımda iyi ki bir sürü yanlış yapmışım. İyi veya kötü bir sürü olayın sonucunda bugünlere kadar geldim. Hatalarından her zaman ders çıkaran bir insanım. Ama sakın ukala olduğumu sanmayın. Ukalalık ve özgüven kavramlarını birbirinden iyi ayırmak lazım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir