Dünyanın en önemli anatomistlerinden ikisi olan Dr. Gunther Von Hagens ile Dr. Angelina Whalley’in yaratıcıları olduğu Body Worlds adlı sergi İstanbul Modern’de ilginç dakikalar vaat ediyor. 1995 yılından beri tüm dünyayı dolaşan Body Worlds’ü ilginç kılan ise plastinasyon.
Plastinasyon ile cesetler çeşitli kimyasal aşamalardan geçirildikten sonra bozulmadan saklanabiliyor ve üzerlerinde istenildiği gibi oynanabiliyor. Böylelikle deforme olmuş organları ve bazı hastalıkları görme imkanı doğuyor.
Yöntemin 40000- 60000 dolar arasında değişkenlik gösteren bir maliyeti var. Cesedinizi öldükten sonra sergiletmek istiyorsanız o bedava. Çıkışta konuyla ilgili form doldurabilirsiniz. Yine de çok heveslenmemek lazım. Hagens’in donörleri Avrupalı ve Amerikalı.
Sergide plastinasyon işleminin süreçlerini izleyebileceğiniz ufak bir salon var. Ama izletilen filmde ne hikmetse altyazı yok. İşaret parmağınızı yanağınıza koyarak anlıyormuş gibi yapıyorsunuz. Sergiyi duvarlara yerleştirilmiş ünlü kişilerin özlü sözleriyle tarihsel bir bağlama oturtmaya çalışmışlar. Okuma yazma da gelişiyor.
Sergi labirent gibi. Birinden kaçmaya çalışıyorsunuz diyelim. Çok rahat bir biçimde aynı kişiyle tekrar karşılaşacağınıza emin olun. Gözlüklü küçük sevimli bir kız vardı. Sırayla bölümleri incelerken modeller ve organlar karşısındaki garip hareketlerimden korkmuş olacak ki, bulunduğum bölgeden uzaklaşmaya çalıştı. Birkaç dakika sonra kurtulduğunu sanıp nefes nefese köşeyi dönerken yine maalesef benimle karşılaştı. Öyle garip ve karışık bir yer. Maalesef o sırada bir modelin arkasına geçmiş eğilerek bağırsaklarını inceliyordum. Ben de ona korkmamasını söylemek için peşinden gitmeye çalıştım. Kendimi birdenbire mavi dilli bir zürafanın bacakları arasında buldum. İlginç bir deneyimdi.
Girişte serginin amacının insan vücudunu ve hayatını daha iyi anlamak olduğuyla ilgili bir yazı var. Ama modellerin plastinasyon işlemine tabi tutulduğunu, bu yöntemin ayrıntılarını ne yazık ki serginin çıkışında öğrenebiliyorsunuz. Geri dönüp de o modelleri bir daha aynı gözle bakıp incelemeniz imkansız. Ön bilgi olmadan sergiye giden insan çıkışta resmen hayal kırıklığına uğruyor.
Yekpare
Geçen hafta Turkcell Kuruçeşme Arena’da düzenlenen Steve Winwood & Eric Clapton konserinde Deniz Kader ile karşılaştım. Kendisiyle, kalabalık bir arkadaş grubuyla beraber, en son, Hollanda’nın Sneek şehrinde Bob Marley Tribute Band izlemiştik. Bana, Haydarpaşa Garı’nda yaptıkları Yekpare adlı gösteriden bahsetti.
Yekpare; İstanbul’un limanlarındaki ticaret hacmiyle başlayan milattan önceki yılları, Osmanlı’nın İstanbul’u fethiyle vardığımız 15. yüzyıl hikayelerinin tümünü ve mimarinin asırlar süren değişimini, bütün o insan sirkülasyonlarını ve kalabalık hayatımızın düzensiz düzenliğini çağdaş animasyon, mapping ve 3D teknikleriyle anlatan bir urbanscreening gösterisi. Özellikle dokuzuncu dakikadan sonrası gerçekten etkileyici.
Kuşkusuz Haydarpaşa Garı’nı anlatan en güzel eserlerden biri, Nazım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı şiiridir. Nazım Hikmet’in ölümünün 47. yılında düzenlenen, ona aynı zamanda bir saygı, sevgi ve doğduğu topraklardan bir selam niteliğinde olan bu çalışmayı www.nerdworking.org adresinden izleyebilirsiniz.
Hepinizin Annie’sini I Love You’s!