Hale Caneroğlu: İlhamımı kara deliklerimden alıyorum

Avrupa Yakası’nın Yaprak’ı Hale Caneroğlu uzun süredir ortalıkta gözükmüyordu. Meğer ilk albümü “İçimde Saklısın” ile uğraşıyormuş.

İlk albümün “İçimde Saklısın” hayırlı olsun. Albüme geçmeden önce müzik geçmişinden kısaca bahseder misin?

Kendimi New York’ta The Neighbourhood Playhouse’da okurken keşfettiğimi söyleyebilirim. Müzikal hocamın üzerimde çok büyük bir izi vardır. Dersler sırasında kendimde böyle bir yetenek olduğunu keşfettim. Aynı zamanda müziğin beni özgürleştirdiğini ve kendimi daha iyi ifade edebildiğimi fark ettim. Yani tamamen Amerika’daki eğitimim sırasında bu ateş beni sardı.

Diplomalı bir eğitim miydi yoksa 6 hafta süren bir yaz workshop’u muydu?

Konservatuvarın 70 seneyi geçkin tarihinde verdiği ilk Türk mezunum. Büyük bir elemeyle 500 kişi kabul ediliyor. Bu sayı birinci sınıfı okurken 75’e düşüyor. İkinci sınıfa ise sadece 25 kişi kalabiliyor.

Amerika’dan Türkiye’ye dönünce müzik adına neler yaptın?

Türkiye’ye dönünce konservatuardan mezun olan her hayalperest gibi müzikalde oynamak istedim. Ama Türkiye’de bu hayalinizden çok çabuk uyanıyorsunuz. Öyle bir endüstrimiz olmadığı için sahneye çıkıp şarkı söylemenin keyfini nasıl çıkarırım diye düşünürken Melih Kibar ile tanıştırıldım. Kendisi manevi babam oldu. Onun sayesinde İstanbul Gelişim Orkestrası’na girdim ve müzik kariyerim de başlamış oldu.

İstanbul Gelişim Orkestrası gibi bir orkestradan neden ayrıldın?

İstanbul Gelişim Orkestrası’nda 4 tane solist var. Her akşam 4 veya 5 şarkı söylüyorsunuz ve bunlar hep aynı şarkılar oluyordu. Oysa tek başına 2 saat şarkı söylemek bambaşka bir tecrübe. Kendi orkestramı kurduğumda İstanbul Gelişim Orkestrası’nda 3. yılımı doldurmuştum. 1 yıl boyunca iki grubu da beraber götürdüm. Daha sonra kendimi daha iyi tanımak için ayrılmak istediğimi belirttim. Onlar da desteklediler, kanatlarımı taktılar sırtıma, beni havalandırdılar.

Albümün ismini aynı zamanda albümün birinci şarkısı olan “İçimde Saklısın” koymuşsun. Kime hitap ediyorsun?

Ben bu şarkıyı Tanrı’ya yazdım. Benim inanışıma göre Tanrı da içimizde saklıdır. Tanrı’yı en rahat bulabileceğimiz yer içimizdir. Ben de bu albümde kendi içsel yolculuğuma çıktım. Sırlarım, yaşadıklarım, gerçeklerim de varlığımız evrenin sırları ve özümüz gibi içimde saklı olduğu için bu ismi koydum.

hale caneroğlu'nun ilk albümü İçimde Saklısın'ın görseli

Hem müzik, hem sözler, hem de yaratma sürecindeki ruh hali açısından bu albümü birkaç cümleyle ifade edebilir misin?

Hazırlık sürecinde her şeyin en güzelini doğru bir şekilde yapma kaygısı vardı. İlk kez böyle bir yoldan geçiyordum çünkü. Samimi olma kaygısı yaşadım. Piyasanın ve çevrenin dayattığı kalıplara girmemeye çalıştım. Hep beraber Hale Caneroğlu’nu doğru yansıtacak sound’u ve tavrı bulmaya çalıştık. Fotoğraf çekimlerimde bile seksi bir imajdan çok sahnedeki ve günlük hayatımdaki duruşumu yansıtacak bir konsept içerisinde çalıştık.

Sanatçının albüm yaparken hayata dair bir derdi olmalı. Senin derdin neydi?

Benim kendimi ifade şeklim aynı zamanda bu hayatta varolma şeklim. Bu hayata sahneye çıkıp şarkı söylemek için geldiğimi düşünüyorum. Enerjimi insanlarla paylaşmak istiyorum. Bir dert veya amaç uğruna bir işe kalkışmak çok doğru mu tartışılır ama hayata dair bir derdim var. Bütün şarkı sözlerimde de bunu anlatıyorum.

Albümde 7 şarkı var. Bir pop albümüne göre sanki biraz az gibi değil mi? 

İkisi hazır biri aranje aşamasında olan üç şarkım daha vardı ama bir şekilde bu albümdeki şarkıların yeterli olduğuna inandım. İllaki bir sürü parçayla çıkmak zorunda değilim. Bir şarkısı iyi ama diğer şarkıları kötü olan şarkıcılardan değilim. Albümümün içinde “Bunu niye bu albüme koymuş ki?” diyeceğiniz bir parça yok.

Şarkı sözlerinde karamsar bir hava hakim. Tükeniş, yalnızlık, hayat gibi belirli temalar var…

Herkesin hayatta kara delikleri olduğuna inanıyorum. İlhamımı kara deliklerimden alıyorum. Sözlerimi de çoğunlukla tükenmişlik anlarımda yazıyorum. Dramayı seven bir insanım. İyi bir yaratıcılıkta da sıkı bir çatışma veya drama olmalı. Albümün adını az kalsın “kara kutu” koyuyordum. Bildiğiniz gibi kara kutunun rengi kolay bulunması amaçlandığı için turuncudur. Benim saçlarımın rengi de turuncu.

“Şok Oldum” şarkısı arkadaşlarla mı ilgili?

Arkadaşlarla ilgili yaşanmış bir hayal kırıklığı sonucunda yazdığım bir şarkı. Detay vermek istemiyorum.

Bahsettiğin ünlü bir arkadaş mı?

Hayır.

Albümde “Neye Yarar” adıyla Vaya Con Dios’un Nah Neh Nah adlı şarkısının cover’ı da var…

60 yaşındaki sakallı bir genel müdür de, 18 yaşına yeni girmiş gizlice Beyoğlu Hayal Kahvesi’ne beni dinlemeye gelen genç bir kız da bu şarkıyı seviyor. Üstüne söz yazmak istedim ve bir gün evde ağzımdan “Neye yarar?” cümlesi çıktı ve gerisi geldi. İstanbul Gelişim Orkestrası ile çalıştığımdan beri sürekli söylediğim bir şarkıydı. Her yerde söylenen ve modası hiç geçmeyen bir şarkı…

“Mükemmelim” adlı şarkında adını gördüğüm Aysel Gürel’in müzikal gelişimine ve dünya görüşüne herhangi bir katkısı oldu mu?

Ben Aysel Gürel’in felsefi ve öğretmen yanını gördüm. 4 veya 5 kere evine gittim. Her seferinde de 4 – 5 saate yakın zaman geçirdik. Birlikte şarkı sözü yazdık. Amerika’da öğrendiğim şarkı sözü matematiğinin üzerine Aysel’in bana öğrettikleri eklenince bir baktım ki şarkı sözü yazmaya başlamışım. Özgür bir biçimde hiçbir yargıdan korkmadan kendi doğrularını nasıl yaşayabileceğinizi Aysel Gürel’den öğrendim. Gördüğüm en cesur ve en özel varlıklardan biridir.

Kardeşin Hakan albümün prodüktörü oldu. Kendisini 90’lı yıllarda televizyonlarda gördüğümüz “Beni Unutma” adlı şarkıdan hatırlıyoruz. Anlaşabildin mi kayıt sırasında?

Muhteşem bir kayıt süreci geçirdik ama çok zor anlarımız da oldu. İki kere stüdyoyu ağlayarak terk ettiğimi hatırlıyorum. Başka bir prodüktörle çalışsaydım ticari düşündüğü için bana doğruları söylemeyebilirdi. Ama şimdi kendisinin de keyif duyduğu bir şey çıktı ortaya.

Müziğin üzerine söz yazmak mı yoksa sözün üzerine müzik yapmak mı daha kolay?

Tek başına söz yazmak bana her zaman daha kolay gelmiştir. Çünkü çok daha özgür bir şekilde kalem oynatabiliyorsunuz. Müziğin belli bir matematiği ve kalıbı oluyor ve sonradan üzerine söz yazılmak istendiğinde bu matematiğin içinde kısıtlanıyorsun. Kelimelerini ve anlatmak istediklerini özgürce seçemiyorsun.

Eurovision’da bizi temsil etmek ister miydin?

İnsanın ülkesini uluslar arası alanda temsil etmesi çok gurur verici bir durum. Aynı zamanda çok da keyifli bir tecrübe olsa gerek. Bana böyle bir teklif gelseydi reddetmek sanırım zor olurdu. Eurovision amatör şarkıcıların katıldığı bir şarkı yarışmasıyken birdenbire dünyada öyle bir hal aldı ki insanlar kendi yıldızlarını yollamaya başladılar. Göreve layık görürlerse sanırım bu tek başıma verebileceğim bir karar değil. Bunu ekibimle oturup etraflıca konuşmam gerekir.

Klip ve konser programını öğrenebilir miyim?

Düzenli olarak Beyoğlu Hayal Kahvesi ve Monc Live Suadiye’de sahne alıyorum. “Mükemmelim” şarkısına klip çektik. Klibim Böcek Yapım imzasını taşıyor ve Murat Onbul yönetti. Çok hareketli bir klip oldu. Klibin bu tarz müziği sevmeyenlerin bile ilgisini çekeceğine emin olabilirsin.

Neden konserlerin insanların çalışma günleri olan salı ya da perşembe gecelerine denk geliyor?

Normalde hafta içi bir yeri doldurmak oldukça zordur. Mekan sahipleri böyle günlerde mekanın dolması için başarılı sanatçıların sahne almasını ister.

Bazı ünlülerin bahsetmeyi sevdiği gibi acıklı bir hayat hikayen var mı?

Medyada bir şekilde zenginmişim gibi bir hava yaratıldı. Bu durum giyim tarzımdan veya saçımdan kaynaklanıyor olabilir. Bunlar gerçeği yansıtmayan yanılgılar. Tanrı inancı güçlü bir insanım. Amacınız uğruna gereken bütün bedelleri ödediğinizde Tanrı mutlaka size bunun karşılığını veriyor. Benim hayatımda da hiçbir şey kolay olmadı.

Hedeflerin uğruna ödediğin bedeller mi oldu?

Babam vefat etmişti, annem emekli öğretmendi. Annem ben üniversitedeyken harçlığımı zor gönderiyordu. Reha Erdem’in ikinci reji asistanıydım. TRT’den teklifler alıyordum. Ama hedefim konservatuar okumaktı. Bu ülkede de 25 yaşındaki bir insanı konservatuara almıyorlar. Konservatuar okumak için e-ticaret yaptım, bir çeşit pazarlamacılık… Almanca, İngilizce ve Fransızca olmak üzere üç yabancı dilim var ve kurgudan da anladığım için bir dönem Reuters’a girdim. 3 kişinin yaptığı işi tek başıma yapabiliyordum. Buralardan kazandığım paralarla çocuk bakıcısı olarak New York’a gidip okumaya başladım.

Çocukluğundan kalan çözemediğin bir sorunun var mı?

Hangimizin yok ki? Sorunum yok diyenin alnını karışlarım. Benim de vardır herhalde. Hayatta çözemediğim bir şey olduğunda bunu düşünen ve üzerine giden bir insanım. Örnek vermek istemiyorum. Şarkı sözlerimden anlayabilirsin.

Facebook, Twitter, Myspace ile aran nasıl?

Bu konuda biraz özürlüyüm. Twitter hesabım vardı bir dönem. Facebook’um hiçbir zaman olmadı. Ama bu tür sosyal paylaşım sitelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Maalesef yoğunluktan dolayı pek ilgilendiğim söylenemez.

Çok farklı alanlarda başarılı biri olarak sence insan sadece bir şeyi yapmak için mi yaşamalı yoksa insan her istediğini yapmak için uğraşmalı mı?

Düzgün yapılan her iş çok fazla enerji ve emek istiyor. Bunu becerebilen insanlara saygı duyuyorum. Ama bana şu anda başka bir teklif geldiğinde gerekli enerjiyi verebilecek miyim diye düşünüyorum. Çünkü bu benim müzik çalışmalarımı engelleyebilir. Yapılan bir işin yarım yamalak olmasından ziyade her zaman konsantre ve güzel bir biçimde yapılmasından yanayım.

Seni birçok sosyal sorumluluk projesinde de gördük…

Bu konuda bana gelen projeler beni çok heyecanlandırıyor. İçsel yolculuğunuzda güçlü olmak istiyorsanız bence üç tane önemli kriter var. Meditasyon, ruhsal ve zihinsel çalışmalar ve topluma hizmet… Zihinsel ve ruhsal çalışmalarımı düzenli bir biçimde destek alarak çalışıyorum. Meditasyon ise disiplin isteyen bir yöntem. Hakkını vererek uyguladığımı söyleyemesem de gayret ediyorum. Şarkı söylemek de çok meditatif bir durum… Bunun lüksüne sığınıyorum. Topluma hizmet ise dünyevi dertlerimizin arasında unuttuğumuz bir kavram. İnsanlar kendilerine o kadar benmerkezci ve kendi egemenlik dünyalarını kurtarmak üzere bir yaşam programlamışlar ki… O yüzden hem çevre hem de barış anlamında dünyanın gidişatının iyi olmadığını söyleyebiliriz. Toplum yararı için bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyorum.

Yediğine içtiğine dikkat ediyor musun?

Dönem dönem gittiğim bir beslenme uzmanım var. Bazıları yediğine içtiğine dikkat etmeden kilo almadıklarını söyler. Ama ben öyle değilim, emek veriyorum. Sigara içmiyorum. Alkol almam, sosyal içiciyim. Genetik olarak güzel bir cildim var. Kendinize baktığınız zaman da sonucun güzel olması kaçınılmaz.

Kısa bir süre önce evlendiğin çocukluk aşkın ile çocuk düşünüyor musunuz?

Şu an öyle bir düşüncemiz yok. Arkadaşlarımızın bebekleriyle idare ediyoruz. Yapmak istediğimiz bir sürü proje var. Çocuk, zaman ve konsantrasyon ister. Şu anda ikimiz de bunu verebilecek durumda değiliz.

Bayramda neler yapacaksın? Vermek istediğin bir mesaj var mı?

Büyük bir ihtimalle bayramda çalışacağım. Ama önce tabi ki Samsun’a ailemin yanına gideceğim. Birbirlerinin bayramını kutlayacak insanların bu kutsal görevi toplu bayram mesajlarıyla yapmamalarını diliyorum. Toplu bayram mesajlarından nefret ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir