Tatiana Marinescu Coca Cola ve Pepsi’nin reklamlarında aynı anda oynayan dünyadaki ilk manken. Bir süre Türkiye’de yaşayan ve kariyerine son bir yıldır İtalya’da devam eden Romanyalı manken, Tan adlı şarkıcının yeni albümünün “ilham perileri” isimli konsept çekimi için yeniden ülkemize geldi. Fırsattan istifade buluştuğum ünlü manken ile yaptığımız ingilizce röportajda gündemimiz özel hayat, moda ve Türkiye’ydi…
Romanya’da seni ne rahatsız etti de başka ülkelere açılmak istedin? Türkiye’ye gelme serüveninden bahseder misin?
14 yaşındayken bir İtalyan ajansın düzenlediği güzellik yarışmasında birinci olunca İtalya’ya gittim.
Romanya’da otururken İtalya’yı anlayamadım?
Küçük yaşlardan beri mankenlik yapıyorum. O yüzden işim nedeniyle sık sık diğer ülkeleri gezmek zorundaydım. Bir süreliğine İtalya’da bulunup daha sonra ülkeme geri döndüm. Gazetecilik eğitimim de var. 19 yaşındayken Paris, Yunanistan ve Almanya’dan bir takım teklifler almaya başladım. Dünyada tanınan bir model olmaya başlamıştım. Daha sonra Türkiye’de bir ajanstan teklif geldi ve kendimi burada buldum.
Romanya’da mankenler para kazanamıyor mu? Ülkeni özlemiyor musun?
Ülkemden ziyade kardeşimi ve annemi özlüyorum. Babam yıllar önce vefat etti. Fırsat buldukça onları ziyaret etmeye çalışıyorum. İnsanın arada sırada ülkesine gitmesi bu kadar yoğun iş stresinden sonra huzur veriyor.
Şimdi mali durumun seni tatmin ediyor mu?
Yaşamak ve mutlu olmak için bana gereken her şeye sahibim. Fazlasına da ihtiyacım olmadığını düşünüyorum. Hayatımı normal bir insan gibi yaşıyorum. Gereksiz harcamalar yapmayı pek sevmiyorum. İstanbul’da kirada oturuyorum. Zengin olduğumu söyleyemem.
Gazetecilik eğitiminin de olduğunu söyledin. Neden mankenliği tercih ettin?
Daha önce Romanya’da gazetecilik ve mankenliği bir arada yürütüyordum. Ama çok sık ülke değiştirmek zorunda olduğum için ikisini bir arada götürmem zorlaştı, yıpranmaya başlamıştım. Mankenlik küçüklükten beri mesleğim olduğu için kariyerime bir model olarak devam etmeye karar verdim.
Bu işin eğitimini aldığını söylediğin için soruyorum. Türkiye’de takip ettiğin gazeteciler var mı?
Ayşe Arman’ı bir kadın olarak kendime yakın buluyorum. Magazin gazeteciliği adına gerçekten kaliteli işler yapıyor, güzel bir çizgisi var.
Gözlemlediğin kadarıyla Türkiye ile diğer ülkeler arasında ne gibi farklılılar var?
Türkiye’ye adımımı ilk attığımda kafamda çok soru işareti vardı. Bana tamamıyla yabancı bir ülkeye gelmiştim ve kimseyi tanımıyordum. Ama zamanla Türklerin Romanyalılara çok benzediğini gördüm. Çok şanslı olduğumu söyleyebilirim, çünkü burada karşıma çok kaliteli insanlar çıktı. Her şeyden önce Türkler çok sıcakkanlı insanlar. Avrupa’da insanlar karşısındakine biraz daha mesafelidir.
Ben aslında Türkiye’deki moda sektörünü diğer ülkelerle kıyaslamanı istemiştim…
Milan, Paris gibi şehirlerdeki moda anlayışının dünyayı etkilediği bir gerçek. Ama Türkiye’de de en az bu sektörde çalışan insanlar kadar nitelikli kişiler bulmanız mümkün. Mesela Türkiye’de çok iyi moda fotoğrafçıları var. Bir katalog çekimi için New York’tan işçi getirmenize gerek yok. Son dönemde Türk modacıların yurtdışında sesi daha çok duyulur oldu. Bu konuda Türkiye’nin geleceğinin çok parlak olduğunu söyleyebilirim.
Basında bir dönem Müslüman olmak istediğinle ilgili yazılar çıkmıştı. Nedir seni İslamiyet’e yönelten?
Bu düşünce bende 1 sene önce başladı. Burada çevrem genişledikçe bu konu üzerinde daha çok düşünme fırsatım oldu. 632 yılında Hz. Muhammed’e Kuran’ın insanlığa indirilen son kitap olduğu söylenmiş. Kuran-ı Kerim’in diğer kutsal kitaplardan ayrılan birçok özelliği var. En son gelen din en iyi dindir.
Kutsal kitabımızın bu özellikleri nelerdir, sayabilir misin?
Her şeyden önce son kitaptır ve değiştirilmemiştir. Kendisinden önceki bütün kitapları içerir. Son din ve son peygambere indirilmiştir. Kıyamete kadar sorunları çözecek içeriği var. Ayrıca kendisinden önceki dinlerin görüş ayrılıklarını da ortadan kaldırmıştır.
Müslüman olunca adını Hürrem veya Melek olarak değiştirmek istediğini söylemişsin… Sence neden din değiştiren ünlüler kendilerine dini içerikli veya tarihi isimler seçme gereği duyuyorlar?
Benim bu isimleri sevmem tamamen tesadüf… Türkiye’ye geldiğimde Hürrem Sultan ile ilgili kitaplar okumuştum. Osmanlılar en güçlü zamanlarını Hürrem Sultan zamanında yaşamışlar. Onun ölümünden kısa bir süre sonra devlet duraklama dönemine girmiş.
Sanırım sana Osmanlı Devleti ile ilgili bayağı yanlış bilgiler vermişler…
Olabilir ama yine de Hürrem Sultan bana göre güzelliği, zekası ve becerisi ile gerçekten örnek alınacak biri. Süleyman gibi güçlü bir adamın öyle güçlü bir kadına ihtiyacı vardır. ‘Melek’ ise saflığı, temizliği simgeliyor.
Bir kürk firmasının çekimi için Zeyna olarak objektif karşısına geçmiştin. Hayvanlarla aran nasıl? Bir hayvan olsan hangisi olurdun?
Bir hayvan olmak isteseydim sanırım aslan olurdum. Çünkü aslan ormanların kralıdır ve gücü simgeler. Hayvanları çok seviyorum. Romanya’daki evimin bahçesinde tavuk, horoz ve domuzlardan oluşan küçük bir çiftlik oluşturdum. Ama sakın bir kovboy gibi yaşadığımı sanma.
Yok sanmıyorum. Peki yoğun iş temposundan vakit bulduğunda edebiyat ve sinemayla ilgilenebiliyor musun? Favorilerin var mı?
Evet, aslında çok sık vaktim oluyor. Tarz olarak romantik komediler her zaman tercihimdir. Benim Afrikam (Out of Africa), Kör Nokta (Blind Side) ve Kadın Kokusu (Scent of a Woman) filmlerini çok seviyorum. Favori kitaplarım ise Ernest Hemingway’in klasik eseri İhtiyar Adam ve Deniz. Bu aralar Emily Bronte okuyorum. Türk edebiyatçılarından ise Orhan Pamuk’u takip ediyorum. Onun ‘Kar’ romanı bence Türk edebiyatının en iyi eserlerinden birisi…
Türk kadınları şimdi senin hangi parfümü kullandığını bilmek ister. Tiffany, Marks Spencer, J. Lo gibi bir çok markanın tanıtımını yapmışsın. Alışveriş yaparken özellikle hangi markaları tercih ediyorsun?
Parfümüm Montblanc… 5 senedir hiç değiştirmedim. Kıyafet ise benim için rahatlığı ifade ediyor. Kıyafetin içinde rahat hareket etmem çok önemli. O yüzden günlük hayatımda spor giyimi tercih ediyorum. Marka giyinmeyi pek sevmiyorum. Ama Missoni, Stefanel, Sisley gibi isimlerin çizgilerini beğeniyorum. Alman modacı Stephan Pelger ile sponsorluk anlaşmam var.
İstanbul’un önemli gece kulüplerinin açılışlarında da varsın. İstanbul’un gece hayatını nasıl buluyorsun, özellikle tercih ettiğin mekanlar var mı?
Ben geceleri pek dışarı çıkmayı sevmiyorum. Çünkü gece dışarı çıktığımda ertesi gün çok kötü kalkıyorum ve yorgun oluyorum. Gece kulüpleri yerine daha çok restoranları tercih ediyorum.
İkoncanlarla defileye çıkmışsın. Eda Taşpınar, Ivana Sert, Deniz Berdan hakkında ne düşünüyorsun?
İkoncan diye tabir edilen isimlerle bir iki kere karşılaştım ve sadece ortak bir projede bulunduk, hepsi bu. Kendilerine neden ikoncan denildiğini de anlamış değilim. Yurt dışında her köşebaşında bir tane ikoncan bulabilirsiniz. Benim ikoncan olarak betimleyebileceğim sadece bir tane arkadaşım var. O da Martha Graeff… Kendisini çok seviyorum ve çok iyi anlaşıyoruz.
Manken oyuncu kervanına katılmayı düşünüyor musun? Film ya da dizi teklifleri geliyor mu?
Romanya’dayken Steven Seagal bana filminde oynamamı teklif etmişti. Ama senaryoyu okuduğumda çok fazla açık sahne olduğunu gördüm. O yüzden kabul etmek istemedim. İlk filmimde soyunursam ikincisinde ne yaparım?
Bilmem belki ikincisinde Eva Peron olurdun.
O dediğin önemli biri olabilir ama bu teklif bana sadece güzelliğimden dolayı gelmişti. Mesleğim oyunculuk olsa belki teklifi kabul edebilirdim.
Türk mutfağıyla aran nasıl?
Baklava ve sütlaca bayılıyorum. Türkiye’ye geldiğim zaman hemen hemen her gün yiyorum. Türk tatlılarının gerçekten dünyada bir eşi yok.
Fiziğini her gün yediğin baklava ve sütlaca mı borçlusun?
Abartmadan her istediğinizi yersen bir sorun olmuyor. Ayrıca her gün spor yapıyorum. İçki ve sigara kullanmıyorum. Bazen ileri gittiğimi fark edersem hemen diyete başlıyorum.
Mankenlik gençken yapılan bir meslek. Gelecekten endişe duyuyor musun?
Daha önce gazetecilik yaptığımı söylemiştim. Şu anda Romanya’da psikoloji okuyorum. Bölümümü bitirmek için gayret ediyorum. En büyük hayalim gelecekte bir televizyon programında talk show yapmak. Bunu başaracağıma inanıyorum. O yüzden gelecekle ilgili bir endişem yok.
Meslek hayatında hataların oldu mu? Bu hatalarından neler öğrendin?
Sabırlı olmayı ve insanları suçlamamayı öğrendim. Albert Einstein “Bir yargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur.” demiş. İnsanlara her zaman bir şans daha vermeliyiz.
Yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil ettiği söylenen Tuğçe Kazaz ile aran nasıl? Kendisi burada çok mu şişiriliyor, moda camiasında nasıl bir konumu var?
Tuğçe Kazaz’ı çok beğeniyorum, bence çok iyi bir model. İtalya’da çok tanınan ve firmaların tercih ettiği bir manken. Kendisiyle herhangi bir sorunum yok. Hatta geçtiğimiz aralık ayında aynı projenin içerisinde yer aldık.
Türkiye’de bir televizyon programında yer almak ister misin? Türkçen yeterli mi?
Romanya’daki yapımcılardan sayısız teklifler alıyorum. Ama şimdilik yaptığım işten memnunum. Türkiye’deki teklifleri ise Türkçem çok iyi olmadığı için kabul etmedim.